ŞEMA KİMYASI: Neden Hep Aynı Kişileri Seçiyorum?
- pskilkehizli
- 15 Eki
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 16 Eki
Aklınıza sık sık şu sorunun yankılandığı oldu mu: “Neden hep aynı kişilere çekiliyorum?”. İlk başta tekrar eden bu seçimler olağan akışında gibi görünsede şema terapi perspektifinde “şema kimyası” olarak açıklanıyor. Şema terapiye göre şema, çocukluk ve ergenlikte karşılanmayan temel duygusal ihtiyaçlardan veya olumsuz çocukluk deneyimleri sonucunda gelişen; kişinin kendisi, diğerleri ve dünya hakkında taşıdığı derin ve katı inanç kalıplarıdır. Bu şemalar, yalnızca düşünce düzeyinde değil, duygu, beden duyumları ve davranışlarla da birlikte çalışır. Yani bir şema aktive olduğunda kişi hem öyle düşünür, hisseder, hem de öyle davranır. Yaşamın erken döneminde gelişen ancak yaşam boyu tekrarlayıcı olarak ortaya çıkan, kendini sürdüren, önemli derecede işlevselliği bozan duygusal ve bilişsel örüntülerdir.
İşte “şema kimyası” burada devreye girer. Şema kimyası, kişinin bilinçdışı düzeyde kendi şemalarını tetikleyen, hatta bazen yaralayan kişilerle güçlü bir çekim hissetmesidir. Birine duyduğumuz çekim, bazen onun bize gerçekten iyi geldiğinden değil, içimizdeki yaraya tanıdık gelmesinden kaynaklanır. Zihnimiz, çocuklukta “tanıdık” olan dinamikleri yetişkinlikte de tekrar kurma eğilimindedir. Çünkü beyin tanıdık olanı güvenliymiş gibi algılar. Oysa bu ‘güven’ hissi, çoğu zaman sağlıklı bir ilişkiden çok geçmişteki yaraları pekiştiren bir alışkanlıktan ibarettir. Örneğin, terk edilme şeması olan birini ele alalım. Çocuklukta bakım veren kişinin dalgalı, tutarsız ya da güvensiz bir varlığı olmuş olabilir. Bu deneyim, çocuğun zihninde “Sevdiğim kişi bir gün gidecek, ben yalnız kalacağım” inancını oluşturabilir. İlerleyen yıllarda kurulan ilişkilerde de bu inanç kendini gösterir ve seçimleri farkında olmadan yönlendirmeye başlar. Bu şemaya sahip olan bir kişi, çoğu zaman bağlanmaktan kaçınan ya da duygusal olarak uzak duran kişilere çekilir. Çünkü bu tür ilişkiler, çocukluktan tanıdık gelen “belirsizlik” hissini yeniden uyandırır. Acı verici olsa da tanıdık olan bu his, bilinçdışı düzeyde güvenliymiş gibi algılanır. Sonuç olarak, kişi farkında olmadan kendi şemasının yarattığı döngüyü tekrar eder. Yani şema kimyası aslında, şemaların ilişkilerimizi nasıl seçtiğinin ve yönettiğinin bir yansımasıdır.
Biz seçim yaptığımızı sanıyoruz ama aslında tanıdık olanın peşinden gidiyoruz. Burada en önemli adım farkındalık. Şema terapide amaç, kişinin şemalarını, bu otomatik ve bilinçdışı döngüyü fark etmesini sağlamak ve dönüştürmektir. Terapist, kişiye “tanıdık ama zararlı” hislerle sağlıklı bağlanma arasındaki farkı gösterecek bir alan sunar. Böylece kişi, şemasının etkisiyle seçtiği ilişkileri daha bilinçli fark eder, sağlıklı seçimler yapmayı öğrenir ve bize hikâyeyi bu kez farklı bir sonla yazma şansı verir.
Kaynaklar;
Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2009). Şema terapi. Litera Yayıncılık: İstanbul, 9.

Yorumlar